17 Ocak 2021 Pazar

Burası 2021

Merhaba kova çağı... Öyle diyor ya astrologlar, dikkatle takip ediyorum onları. İçimden satırlarca yazmak geliyor... Düşünmeden usanmadan tıkanmadan yazabilsem keşke ne var ne yoksa beni ben yapan... Bir mektup olsun bu, içimdeki bastırılmış her şeye.. Üç noktalar var her yanımda, hep cümlelerim aslında daha fazlasını anlatmaya çalışıyor da içimden geçen kısa kesitler bölüyor düşüncelerimi. Her şey o kadar çok ki zihnimde. Projeler var bir dolu şu anda kafamda... Hayatımın üretmekle geçirilicek zirve noktasına gelmiş bulunmaktayım. Üretmeye başladım ucundan kıyısından bundan 10 yıl öncesi gibi ama yine de sıkışmış bir şeyler var hayatımda. 10 yılın birikintisi mi bu sıkışıklıktaki yerim mi dar geliyor hava mı basıyor ne oluyor bilmiyorum ama kendimi ifade etmek için çalışmalıyım daha çok... Artık önemsemiyorum kimseyi ve kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Yola çıktım, yola çıkmak yoldan da çıkmaktı... Çıktım. Benim çıkışım gibi bir yerlerden gelicek benimle biliyorum. Çıkıcak karşıma çok az kaldı hissediyorum. En üretken olduğum an en verimli olduğum an. HEr şey yoluna giricek. Dinicek içimdeki bu kendimi suçlamacalar. Üretiyorum aslında öğretmeye, kalbine ruhuna dokunmaya çalışıyorum şu sıkışık hayatımda tüm çocuklarımın. Sahi onlar benim çocuklarım. İleride mutlaka ama mutlaka resim yaparken benden anılar söyleyecekler...videolarımı izletip, izleyip anılarını hatırlayacaklar. Geleceğe bir şey bırakmış sayılır mıyım ki? Bu yetmez! Potansiyelim çok daha fazlası biliyorum. Ancak öylesi dağınık ki ruhum. Bir ucundan toparlasam mutlaka halledicem her şeyi teker teker... Mutlaka daha kalıcı izler bırakıp gidicem bu dünyaya...

30 Haziran 2020 Salı

1 Temmuz Yeni Hayat

Ve gerçekten de her şeyin dönüştüğü gün artık bugün. Hayatımdan bir nefes, bir ihtimal, üzerimden bir sorumluluk tam anlamıyla koşarak uzaklaştı... Kaçtı gitti her şey. Tüm taşlar yerine oturdu artık.

 Bugün; bu ayın 1’i ritüelimin yeni yüzü ve benim hayatımın başlangıcı! Geçmiş, bir fotoğrafla çıkıp gitti. Her şeyi tahmin etmiş olmam ve her şeyin yine benim düşündüğüm şekilde çıkması, onu ne denli tanıdığıma mı denkti yoksa kendimi onda nasıl kaybettiğime mi bilemiyorum. Yalnız artık bir bildiğim var ki, onsuz kendimle başbaşayım şu dk.dan itibaren. 

He ben zaten belki 1,belki 2, belki 3 belki de 4 senedir tekbaşımaymışım yıllardır. Çok zor ama aynı zamanda da çok keyifli bir hayalin kıyılarında dolaşmışım. Güzel bir düş gibi yer yer kabusların beslediği yer yer endişeler ama ne olursa olsun sonunda uyanmak oldu tek gerçeğim. 

Uyandım ve bu bloğa başlayışımın artık altının tamamen dolduğu bir yolculuktayım. İçindeki tüm küfürler, asla söyleyemediğim her şey ve tüm haklarım artık hükümsüzdür. 

Bu öyle bir adımdı ki, her şeyin üstüne kocaman bir çizik atıldı. Gerçek bir uykuymuş uyandırıldım. Tüm hislerim tüm geçmişim hayallerin içinde sisli bulutların da çook ötesinde artık...

1 Haziran Normalleşme

Normal dediğimiz neydi hiç bilmiyorum...

Normal denilen süreçte, benim kendi gelişimim açısında dibin dibine indiğimi sezdiğim ve kendim için yeni adımlar attığım doğrudur. Fakar öyle güçlükle katlanıyordum ki her şeye...

31 Mayıs 2020 Pazar

Ayçiçekleri...

Ve bir şeyler düşünürken odaklanamamalarıma denk geldiğimi fark ettim...
Sonra ayçiçeklerini düşünüyordum uzun zamandır...
Kendimi  bu zaman çukurunda onca işime rağmen yine de kendime ait bir çalışmaya odaklamalıydım. Derken elime ulaşan bu puzzle ile sarıların içinde kaybolmak benim tercihimdi tamamen. Bir mavi parça artması ise işin süprizli kısmı oldu. Kendime yeni bir puzzle macerası daha ısmarladım sanırım bukez farklı bir sanatçının maviliğine gömülecektim...

Hazırsak Başlayalım...

Uzun süredir düşünüyorum...
Yapmaya çalışıyorum... 
En iyi yaptığım şey ne diye düşünüyorum... 

Bir parça çizim yeteneğim var, geçmişe baktığımda nerden nasıl geldi bilmiyorum aslında. Hem var hem yok gibi. Geçmişte ben en çok yazmaktan keyif alırdım ve müzikten... Bir de sevmekten.. Kimseyi bağlamayan sevgilerim olduğu zamanlar... 

Sonra başladı çizmek, mecburiyetle geldi sanırım hayatıma... Geleceğim çizebilmeme bağlıydı. Çizemiyordum. Başlangıçta ben yapamayandım. Sonra çok çalıştım da mı geldim buralara... ama ömrümde uzun bir süreç var hiç çalışmadığım... buralara nasıl geldim peki?

Güzel sanatların en sayılan üniversitesinde geçirdiğim zamanlarım ve sonrasında çalışma hayatı, hatta yüksek lisans ve şimdi doktora... 

Her neyse, geçmişe gittiğimde daha da içinden çıkamazken artık eyleme geçmem gerek diye düşünüyorum. Bu bloğu bu yüzden açtım. Maksadım yazmak ve belki de bazen çizdiklerimle desteklemek. Bolca düşünmek ve düşüncelerimi kendimce, kimseden çekinmeden paylaşmak hem herkesle hem de hiçkimseyle...   

Yer yer cümlelerim tıkanıyor. O kadar uzun zaman olmuş ki; içimde ben fark etmeden kelimeleri biriktireli; şimdilerde kelimelerim şaşkın... Şarkılarla süsleyebilirim belki o zaman da..